İslam'ın Kılıcı, Hindistan'ın Fatihi ve Altın Çağın Hamisi.
Samanoğulları valisi Alp Tegin tarafından Gazne'de temelleri atıldı. Devletin asıl kurucusu sayılan Sebük Tegin döneminde bağımsızlık kazanıldı ve ilk Hindistan seferleri başladı.
Tarihte "Sultan" unvanını kullanan ilk hükümdar. Hindistan'a 17 büyük sefer düzenledi. İslamiyet'i yaydı ve sarayı hazinelerle doldurarak "Altın Çağ"ı başlattı.
Gazne, doğunun kültür başkenti oldu. Büyük şair Firdevsi (Şehname) ve bilim insanı Biruni sarayda ağırlandı. Mimari ve edebiyat zirveye ulaştı.
Yükselen Selçuklu gücü karşısında Sultan Mesud ağır bir yenilgi aldı. Horasan ve İran toprakları kaybedildi, devlet Hindistan'a çekilerek küçülmeye başladı.
Yerel Gurlu hanedanının baskısı sonucu son başkent Lahor da düştü. Gazneli hanedanı tarihe karıştı, ancak Türk-İslam mirası Delhi Sultanlığı'na devredildi.
Tuğla sanatının zirvesi. Sultan III. Mesud döneminden kalan, geometrik desenler ve Kufi yazılarla süslü yıldız planlı minareler.
Büyük bir askeri ve saray kompleksi. Duvarlarında Türk muhafızlarını tasvir eden freskler, Gazneli sanatında insan figürünü gösterir.
Sultan Mahmut, Firdevsi'ye "Şehname"yi yazdırdı. Farsça edebiyatın yeniden doğuşuna (Rönesansına) büyük destek verildi.
Bürokraside Fars, Orduda Türk Geleneği
Devşirme sisteminin temeli. Farklı milletlerden toplanan ve özel yetiştirilen askerler (Gulamlar), ordunun ve devletin belkemiğini oluşturuyordu.
Hindistan seferlerinden getirilen binlerce savaş fili, Gazne ordusunun en korkutucu gücüydü. Meydan savaşlarında "tank" görevi görüyorlardı.
Orduda Türkçe, bilimde Arapça, sarayda ve edebiyatta Farsça kullanılıyordu. Bu çok kültürlü yapı, zengin bir medeniyet doğurdu.
Gazneliler, Afganistan'ın sarp dağlarından başlayarak; batıda İran'ın Horasan bölgesine, doğuda ise Hindistan'ın Ganj Nehri vadisine kadar uzanan devasa bir alana hükmettiler.
Üç büyük kültürü (Türk, Fars, Hint) potasında eriten bu imparatorluk, Hindistan'daki İslam varlığının ve daha sonra kurulacak Türk devletlerinin temelini attı.
Gazneliler, İslamiyet'i Hindistan'a taşıyarak bölgenin kaderini sonsuza dek değiştirdiler. Türklerin askeri gücü ile Fars bürokrasisini birleştirerek "Türk-İslam Devleti" modelini oluşturdular. Bu model, daha sonra Büyük Selçuklu Devleti ve Osmanlı İmparatorluğu tarafından geliştirilerek devam ettirildi.